DERNEĞİMİZ BANKA HESAP NUMARALARI
DERNEK YILLIK ÖDENTİSİ : 60TL
DERNEK HESABI :TC ZİRAAT BANKASI 64431512-5005 1402-Pozcu şubesi Mersin İBAN :TR97 0001 00140264 4315 1250 05 |
![]()
Bektaş Sayın
bektasayin@hotmail.com
BİR ŞAMPİYONLUĞUN ÖYKÜSÜ
05/02/2018 1971-72 Öğretim yılı biz 3. Sınıfların mezuniyet yılıydı. Bütün üçüncü sınıflar farklı bir heyecan içindeydik. Bir yandan mezun olup öğretmen olarak Anadolu'nun bir köşesine atanacak olmanın, yaşama atılıp para kazanmanın heyecanı, öte yandan da Mersin İlköğretmen Okulu gibi harika bir kampüsteki unutulmaz günlerin sona erecek olmasının buruk heyecanı. Anı defteri tutanların sayfalarında bu iki heyecan hemen herkes tarafından yazılmıştır. Bu iki heyecana ilaveten okulda her yıl düzenlenen geleneksel futbol turnuvası da hepimizi heyecanlandırıp konuyu sohbetlerin vazgeçilmezi yapıyordu. Bu konuya PANTER KALECİ ve YAŞAMIN PARLADIĞI AN adlı iki yazımla değinmiştim. Bu yazımda şampiyon takım 3-E'nin heyecanını ve stratejisini anlatmaya çalışacağım. Futbol turnuvası yapılması gündeme geldiğinde 3-A Sınıfı okul panosuna bir ilan asmıştı. "FUTBOLDA, BASKETBOLDA, VOLEYBOLDA, HER ŞEYDE ŞAMPİYON 3-A" Doğrusu bu iddialarında haksız sayılmazlardı. Okulumuzun futbol yıldızı MUHSİN ile basketbol takım kaptanı CELAL 3-A Sınıfındaydılar. Onların dışında da önemli oyuncuları vardı. Rahmetli RUHİ ve yine rahmetli NECİP KINALI, rahmetli ALPER. Kısaca güçlüydüler. Ama o yazıları bir hata olmuş biz 3-E'lileri hırslandırıp, kışkırtmışlardı. Ne yapalım sorusu hepimizin sesli düşünmesine yol açmıştı. Hele bir kuralar çekilsin ondan sonra bakarız dedik ve kurayı bekledik. Doğrusu bugün Messi'yi izleyenler Muhsin'in ona benzeyen futbol sitili, kıvraklığı ve tekniğini düşünürsek 3-A'dan çekinme nedenimiz ortaya çıkardı. Gerçi bizde okul takımının kalecisi Yücel ve Dede vardı ama Muhsin'le baş etmek için daha fazlası gerekiyordu. Kuralar çekildi biz ve 3-A farklı guruplardaydık. En azından karşılaşacağımız yer final olurdu. Aklımıza bir fikir geldi. 3-A Sınıfının gurubunda 1. Sınıflar B karması vardı. Kendilerince iddialı bir kadro karması yapmışlardı. Şimdi adını yanlış anımsamıyorsam Adanalı Muhittin gibi kıvrak ve teknik bir 1. Sınıf öğrencisi kaptanlıklarını yapıyordu. Şöyle bir karar aldık. Ben, Ahmet Özbek, Hayrettin Karaküçük bu küçük kardeşlerimizi 3-A'ya karşı zihinsel olarak destekleyip hazırlayacak ve maçta da destekleyecektik. Maça kadar her fırsatta adeta beyin yıkadık ve bu karmanın 3-A'yı yeneceğine onları inandırdık. Muhsin'e iki kişilik markaj uygulattık. Bu yapışkan markaja sinirlenen Muhsin maçın hakemi Mesut Bey tarafından oyundan atıldı. Maçı da 1. Sınıfları B karması kazanarak finaldeki rakibimiz oldular. Bize gelince; bazılarını stajdan gelerek oynadığımız maçlarda 2-B'yi 5-1, 2-C'yi 6-2 gibi skorlarla fırtına gibi yenip finale kalmıştık. Şimdi rakip daha önce moral depolarını doldurduğumuz 1. Sınıflar B karmasıydı. 3-A'yı da eleyince iyice havaya girmişlerdi. Ne yapalım? Kararımız havalarını iyice şişirelim oldu. Okul panosunda onların her oyuncusunu dünya yıldızı olan isimler verdik.(Örneğin: Pele Muhittin) Bizi de mahalle takımı yapıp bir ilan astık. Bu arada Mesut Bey Yücel'i küfürden kırmızı kartla attığı için final maçında oynamayacaktı. Finalden önceki akşam etütte takım kadrosu sahaya nasıl çıksını tüm sınıfla tartıştık. Benim önerim oy birliği ile kabul edildi. Çok iyi hava hâkimiyeti ve kafa vuruşuna sahip Artvinli Azem Sarı'nın bugünkü stoperler gibi yan toplarda kale önünde görev yapmasını, bizim köşe atışlarımızda ise rakip kaleye gidip kafa vuruşu kollamasını kararlaştırdık. Sonuçta Azem her iki işi çok iyi yaptı. Üstüne bir de kafa golü attı. Maçı 2-1 kazandık. 1. Sınıflar kaçırdığı bir pozisyon için Muhittin'i suçladılar. Benimle karşı karşıya bir durumda topu ben bloke ettim. Ama orada bir ayrıntı var ki sadece ben biliyorum. Muhittin bizim bütün savunmayı geçti ve benimle karşı karşıya kaldı. Gol olması yüzde yüz bir durum. İşte o anda bir küçük ayrıntı devreye girdi. Top sahadaki topraktan biraz çıkmış olan bir taşa çarptı ve benim kucağıma geldi. Tabi Muhittin hain, bense yüzde yüz golü kurtaran kahraman oldum. Ama kaç yaşına gelirsek gelelim öğretmen okulu günlerinin anısı her zaman taze, her zaman mutluluk vericidir. Sizde yazın arkadaşlar. "OKUMAK VE YAZMAK RUHU RAHATLATAN BİR EYLEMDİR..." |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
HASAN ÇAVUŞ - 07/01/2018 |
Ben onun torunu olmakla her zaman gurur duydum. Oğluma da ismini verdim. |
NE DÜŞÜNÜYORSUN BEKTAŞ ? - 09/12/2017 |
molekülden moleküle bir yolculuk. |
BABAMLA 63 YIL - 19/06/2017 |
UMARIM VE DİLERİM Kİ YAZA MERHABA DENİLEN ŞU GÜNLERDE DİRENME GÜCÜYLE YENİDEN YAŞAMA DA ASILIR. |
EGE'DE CAN BULMAK... - 12/08/2015 |
Ege'ye bir can bulmak için gitmiştim. Tedavi olumlu olmuşsa iki can buldum demektir. |
PANTER KALECİ - 17/11/2014 |
Ancak mucize ikinci yarı bitti. " Takke düştü kel göründü." 3-C'nin kalesi GOLGEÇEN hanına döndü. |
BABAMLA AMİK OVASINDA (Babamla Anılar 2) - 10/07/2014 |
İzzettin öğretmen bir bahçıvan gibi çürük dallarımızı budadı, kurtlarımızı ayıkladı, bizi meyveler veren verimli bir bahçe yaptı. |
ÖĞRETMEN OKULU RÜYASI - 08/08/2012 |