DERNEĞİMİZ BANKA HESAP NUMARALARI
DERNEK YILLIK ÖDENTİSİ : 60TL
DERNEK HESABI :TC ZİRAAT BANKASI 64431512-5005 1402-Pozcu şubesi Mersin İBAN :TR97 0001 00140264 4315 1250 05 |
KİTABI
TERSİNDEN OKUMAK
19:30-21:00
saatleri arasında yapılan etüt çalışmasındayız. Sınıfta çıt çıkmıyor, herkes
ertesi gün yapılacak yazılı için harıl, harıl ders çalışıyor. Şimdiki Milli
Eğitim Müdürlüğü binasının 1. katındaki koridorun en sonunda ve sağdaki 3/D
sınıfındayız.
Sınıfta orta sıranın ortalarında oturuyorum. Herkesin
ders çalışmasına rağmen ben birkaç gündür okuduğum Carolina Maria De Jesus’un Çöplük adlı romanına
öyle bir takılmışım ki; gözüm yazılı falan görmüyor. Bir an önce kitabı okuyup
bitirmek birincil amacım. Ama; nöbetçi öğretmenin etüt saatinde roman okumama
da hoş bakmayacağı bir gerçek. Çünkü onlar; öğretmenlerimiz; bizim öncelikle
derslerimizde başarılı olmamızı, daha sonra müzik, tiyatro, spor, edebiyat,
sanat gibi ek uğraşlara el atmamızı isterlerdi. Hatta bu konuda her türlü
ortamı yaratıp yardımcı olurlardı. Ancak; etütler derslere, sınavlara
hazırlanmak için ayrılmış zamanlardı.
Nöbetçi öğretmenin olası azarından kurtulmak için
bir ders kitabını sıramın üzerine açıp, onun içine de romanımı yerleştirip
okumaya başladım. Amacım nöbetçi öğretmen kapıdan girdiğinde, romanı sıranın
içine atıp önümde açık kalan kitabı okumuş gibi yaparak olayı savuşturmayı
düşünüyordum.
Nitekim öyle de oldu. Biraz sonra kapının hafif
tıkırtısıyla birlikte Ali UYSAL öğretmenimiz içeriye girdi. Nöbetçi O’ymuş
demek ki. Sınıf başkanına doğru ilerlerken ben çabucak romanı sıranın içine attım
ve ders kitabını okuyormuş gibi pozisyon aldım. Fakat ne önümdeki kitaba
bakıyor ne de bir şey okuyordum. Sabırsızlıkla öğretmenin işini bitirip sınıfı
terk etmesini bekliyordum. Aklım okuduğum romanın sonunu merak ederken, göz
ucuyla da sınıfta gezinen öğretmenimi izliyordum. Buraya kadar her şey yolunda
gidiyordu. Öğretmenimiz başkandan yoklamayı aldıktan sonra benim yanımdan
arkaya doğru geçti ama bir türlü geri gelmiyordu. O anda tepemde duran iki
gözün beni izlediğini hissettim. Sanki öğretmen arkamda durmuş benimle birlikte
önümdeki kitabı okuyordu. Sağı solu kesmeyi bırakıp önümdeki kitaba bakmaya
karar verdim. Oda ne? Önümdeki kitap baş aşağı duruyordu. Romanı içine
yerleştirirken dikkat etmemişim demek ki. Ben ne yapacağımı şaşırmış bir halde
iken öğretmenin ilk sorusu geldi:
-Çocuklar arkadaşınız kitabı hep tersinden mi okur?
Sınıfta
herkes bize bakıyor. Gülüşmeler! , Ben az düşünüp:
-Hocam! Böyle okuduğumda aklımda daha iyi kalıyor.
Öğretmen önce
inanır gibi yaptı ama o kadar da saf değildi.
-Sen başka bir şey okuyordun sanırım, nedir o?
Şifre
çözülmüştü. İster istemez sıranın içine aceleyle rastgele attığım romanı
çıkardım.
-Hocam bu kitabı okuyordum.
Öğretmen
eline alıp kapağını inceledi, arkadaki yazarla ilgili açıklama yazısını sessizce
okudu.
-Güzel, roman okuman hoşuma gitti. Ama yeri ve
zamanı uygun değil. Teneffüste veya başka bir boş zamanında elinde görsem daha
çok sevinirdim. Etüt saatinde sınavlarına çalışman uygun olur.
Bu sözlerden sonra sınıftan ayrıldı. Bu yüzden
herhangi bir ceza almadım ama çok utandım. Arkadaşlar uzun zaman beni “Hani şu
kitabı tersinden okuyan var ya!” diyerek andılar, takılıp alaycı tavırlarla
güldüler. Biraz gırgıra geldik ama tatlı bir anı olarak kaldı belleğimizde.